Erotizm Dolu Sahneleriyle Heyecanı Tavana Çıkaran ve İzleyicileri Büyüleyen En Çarpıcı 14 Film
Japon bir mirasçının evinde hizmetçi olarak çalışmaya başlayan bir kadın, hanımını dolandırmak isteyenlerle birlikte gizli bir komploya karışır.
Hizmetçi (The Handmaiden) (2016) Filmini FilmBox’dan izleyin
Hizmetçi (The Handmaiden) (2016) Filmini Mubi’den izleyin
Park Chan-wook’un kendine has stilize görselliği ve seyirciyi ters köşeye yatıran oyunları, bu tadına doyulmaz erotik gerilimde bir kez daha gözler önüne seriliyor. Japonya’nın Kore işgali sırasında geçen bu baştan çıkarıcı ve ürpertici film, sinemasal hazlarla dolu paha biçilmez bir hazine.
Kaliforniya pornografik film endüstrisinin yirmi yılını kapsayan bu kronik, Dirk Diggler adıyla endüstrinin süperstarı haline gelen geniş gözlü, iyi donanımlı genç bir adamın yükselişini ve düşüşünü gösteriyor.
Ateşli Geceler Boogie Nights (1997) Filmini Mubi’den izleyin
Eddie Adams, sıradan bir gece kulübünde çalışan bir genç… Ancak hayal dünyası, bu sıradanlığı aşmak için yanıp tutuşuyor. O, amatör olarak oyunculuk yaparak kendi yeteneklerini kanıtlamak ve başarıya ulaşmak istiyor. Bir gün, porno endüstrisinde köklü bir isim olan bir yönetmen tarafından keşfedilir. Artık Eddie Adams’in yerine “Dirk Diggler” adıyla anılacak. Dirk, hızla bu yeni dünyaya adapte olur ve uyuşturucu, seks, içki ve suçla dolu bir hayatın içindeki yerini alır. Gün geçtikçe, sektörde yıldızı parlamaya başlar ve porno dünyasının kralı olma yolunda ilerler. Paul Thomas Anderson’ın genç yaşında çektiği ve Mark Wahlberg, Burt Reynolds, Julianne Moore, Heather Graham ve Luis Guzman gibi ünlü isimlerin yer aldığı Boogie Nights filmi, bu hikayeyi büyüleyici bir şekilde anlatıyor.
Pride & Prejudice”in BAFTA ödüllü yönetmeni Joe Wright, İngiliz edebiyatının bir başka klasiği olan “Atonement”ten uyarladığı filmde Oscar adayı yıldız Keira Knightley ile yeniden işbirliği yaptı. Filmin başrolünde, Knightley’e “The Last King of Scotland” ile BAFTA adaylığı kazanan James McAvoy eşlik etti.
Eddie Adams, sıradan bir gece kulübünde çalışan bir genç… Ancak hayal dünyası, bu sıradanlığı aşmak için yanıp tutuşuyor. O, amatör olarak oyunculuk yaparak kendi yeteneklerini kanıtlamak ve başarıya ulaşmak istiyor. Bir gün, porno endüstrisinde köklü bir isim olan bir yönetmen tarafından keşfedilir. Artık Eddie Adams’in yerine “Dirk Diggler” adıyla anılacak. Dirk, hızla bu yeni dünyaya adapte olur ve uyuşturucu, seks, içki ve suçla dolu bir hayatın içindeki yerini alır. Gün geçtikçe, sektörde yıldızı parlamaya başlar ve porno dünyasının kralı olma yolunda ilerler. Paul Thomas Anderson’ın genç yaşında çektiği ve Mark Wahlberg, Burt Reynolds, Julianne Moore, Heather Graham ve Luis Guzman gibi ünlü isimlerin yer aldığı Boogie Nights filmi, bu hikayeyi büyüleyici bir şekilde anlatıyor.
Genç Adèle’in hayatı, mavi saçlı genç kadın Emma ile tanıştığı gece tamamen değişir. Adèle, tutkuyu keşfeder, kendini bir kadın ve yetişkin olarak görme yolunda ilerler. Ancak bu süreçte büyür, kaybeder ve tekrar bulur.
Mavi En Sıcak Renktir (Blue Is the Warmest Colour) Filmini Netflix’den izleyin
Mavi En Sıcak Renktir (Blue Is the Warmest Colour) Filmini Mubi’den izleyin
15 yaşındaki Adele’in hayatı, mavi saçlı Emma’yı görüp tanıştığı an tamamen değişir. Kendi kimliği ve cinsellik konusundaki karmaşık duygularıyla mücadele ederken, Emma ile yaşadığı aşk onu bir kadın ve yetişkin olarak keşfetmeye yönlendirir. Ancak Adele, kendiyle, ailesiyle ve çevresiyle barış yapmakta zorlanır. Abdellatif Kechiche’nin yönettiği filmde, Léa Seydoux, Adèle Exarchopoulos ve Catherine Salée gibi oyuncular başrolleri paylaşıyor.
Julio ve Tenoch, hayal ettikleri kumsala doğru bir yolculuk yapmak için planlar yaparlar ve kendilerinden yaşça büyük olan Luisa ile beklenmedik bir maceraya atılırlar. Yol boyunca, her iki arkadaşın Luisa’ya karşı duyguları, arkadaşlık ilişkilerinde derinliklerini ortaya çıkarır.
Ananı Da! (Y tu mamá también) – 2001 Filmini Mubi’den izleyin
2001 yapımı Alfonso Cuarón filmi, iki genç adamın bir kadınla yaptıkları yolculuğu konu alırken, aynı zamanda onların büyüme hikayesini anlatıyor. Başrollerde Diego Luna, Gael García Bernal ve Maribel Verdú gibi yetenekli oyuncular yer alıyor. Film, 1999 Meksikası’nın politik ve ekonomik gerçeklerini ve devlet başkanlığı geleneğinin değişimini gözler önüne serer.
Cinselliği açıkça işleyen film, çeşitli ülkelerde farklı yaş sınırlarıyla gösterime girdi ve İngilizce konuşulan ülkelerde orijinal İspanyolca adıyla gösterildi. Meksika’da ise rekor kırarak ilk haftasonunda büyük bir başarı elde etti.
Ülke dışında da dikkat çeken film, En İyi Özgün Senaryo dalında Akademi Ödülleri’ne ve Yabancı Dilde En İyi Film dalında Altın Küre’ye aday gösterildi.
Yeni Zelanda’da 19. yüzyılda geçen bu film, sessiz bir kadın piyanistin hayatını ve duygusal keşiflerini izler.
The Piano”, 1993 yapımı Amerikan dram filmidir ve bir dilsiz piyanist ile kızının hikayesini anlatır. Hikaye, 19. yüzyılın sonlarına, yağışlı ve çamurlu Yeni Zelanda’nın batı kıyılarına yerleşir. Jane Campion tarafından yazılıp yönetilen film, Holly Hunter, Harvey Keitel, Sam Neill ve Anna Paquin gibi ünlü oyuncuları kadrosunda barındırır. Michael Nyman tarafından bestelenen müzikleriyle de dikkat çeker ve soundtrack albümü çok satanlar listesine girmiştir.
Eleştirel ve ticari anlamda büyük bir başarı elde eden “The Piano”, 7 milyon dolarlık bir bütçeyle 40 milyon dolarlık bir hasılat yapmıştır. Holly Hunter ve Anna Paquin, filmdeki rolleri için yüksek ücretler almışlardır. 66. Akademi Ödülleri’nde ise üç ödül kazanmıştır; En İyi Kadın Oyuncu Akademi Ödülü (Holly Hunter), En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Akademi Ödülü (Anna Paquin) ve En İyi Özgün Senaryo Akademi Ödülü. Böylece Paquin, 10 yaşında “Paper Moon” filmiyle En İyi Kadın Oyuncu Akademi Ödülü’nü kazanan Tatum O’Neal’dan sonra Oscar kazanan en genç ikinci oyuncu olmuştur.
Asya sinemasının önde gelen isimlerinden biri olan Tony Leung, karısının genç ve güzel arkadaşına aşık olan güçlü bir devlet adamını canlandırıyor. Aralarındaki ilişki, tutkulu bir aşk oyununa dönüşürken, cinayet aşklarını kanıtlamanın tek yolu olur.
Savaşın yıkımına tanık olan bir dönemde, bir ülkenin kaosuyla birlikte kişisel ilişkiler de derinden etkilenir. Mr. Yee, Şanghay’da etkili bir politikacıdır ve İkinci Dünya Savaşı’nın gölgesinde zor zamanlar yaşamaktadır. Ancak duygusal dünyası da benzer bir çalkantı içindedir. Karısının arkadaşıyla yaşadığı şehvet dolu ilişki, aşkın karmaşık labirentinde yeni bir bölüm açar. Şimdi gerçek bir rulet oyununun zamanı gelmiştir ve cinayet, aşkın sınırlarını belirleyen bir faktör olacaktır. Bu film, usta yönetmen Ang Lee imzası taşıyor. Ang Lee, “Brokeback Dağı” ile En İyi Yönetmen Ödülü’nü kazanmıştır.
İkinci Dünya Savaşı yıllarında Sicilya’da yaşayan bir genç (Giuseppe Sulfaro), savaşın etkisiyle kasabalarına gelen Malena’ya (Monica Bellucci) tutkulu bir şekilde aşık olur.
Dünya, politik gerginliklerle dolu büyük bir savaşın gölgesindeyken, gençliğine adım atan bir çocuk, kasabalarına gelen güzel bir genç kadın olan Malena’nın etkisi altında kendi erkek kimliğini bulmaya çalışır. Malena, tüm güzelliğiyle faşist bir İtalyan kasabasını derinden etkiler. Genç, seksi ve dul kadın, kasabanın kaderini değiştirecek bir figür haline gelir, hem başlangıcı hem de sonu olmak üzeredir.
II. Dünya Savaşı döneminde geçen bu dramada Ralph Fiennes’ın canlandırdığı feci derecede yanmış bir pilot, kendisiyle ilgilenen hemşireye acıklı aşk hikâyesini anlatır.
İngiliz Hasta (The English Patient) – 1996 Filmini Netflix’den izleyin
Michael Ondaatje’nin aynı adlı romanından uyarlanan film, II. Dünya Savaşı İtalya’sından Kuzey Afrika’nın savaş öncesi çöllerine kadar aşk, kimlik ve savaşın karmaşık öyküsünü anlatıyor.
Anthony Minghella, film boyunca çeşitli aşk türlerini ustalıkla işliyor; Hana’nın hastasına duyduğu şefkat, Kip ile yaşadığı yoğun aşk, Almasy ile Katherine’in ilişkisi ve Almasy’nin milliyetçi tutkular yüzünden mahvedilen çöle duyduğu sevgi…
Film, bu farklı hikayeleri başarılı bir şekilde bir araya getirerek etkileyici senaryo geçişleri sunuyor. Aynı zamanda, yönetmen Anthony Minghella ile Juliette Binoche’un ilk ortak çalışması olarak da dikkat çekiyor. 1996’da Oscar Ödülleri’nde En İyi Film, En İyi Yönetmen ve En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dahil olmak üzere birçok ödül kazandı.
Madrid’deki merkezi bir restoranda garsonluk yapan genç Lucía, altı yıldır birlikte yaşadığı yazar sevgilisinin kaybolduğunu öğrenince sessiz, terkedilmiş bir Akdeniz adasına kaçar. Orada, taze havanın ve sıcak güneşin rahatlatıcı atmosferinde, Lucía ilişkilerinin karanlık köşelerini keşfeder. Adeta yazarın, uzaktan ona okuma izni verdiği yasaklı pasajlar gibi.
Luca (Lucía y el Sexo) – 2001 Filmini AppleTV’den izleyin
Sex And Lucia, çevrim içi platformlarda ilk kez yayınlanıyor ve tutkuyu, ulaşılmaz ilişkileri ve aslında yabancı oldukları düşünülen insanlar arasındaki derin bağları keşfeden görsel olarak etkileyici ve tematik olarak cesur bir film. Lucía, Madrid’de genç bir garson olarak çalışırken, uzun süreli sevgilisinin kaybı üzerine sessiz ve tenha bir Akdeniz adasına kaçar. Taze havanın, parlak güneşin ve parıldayan mavi denizin ortasında, Lucía geçmiş ilişkisinin karanlık köşelerini araştırmaya başlar. Her seviyede etkileyici olan Sex And Lucia, karışık kurgusu, nefes kesen manzaraları ve erotik atmosferiyle sizi büyüleyici bir aşk hikayesine davet ediyor.”
Steve McQueen’in yönetmenliğini üstlendiği Utanç, Açlık ile tanıdığımız yönetmenin cesur ve çarpıcı bir filmi. Brandon, New York’ta yaşayan, seks bağımlılığı olan bir adamdır. Ancak asi kız kardeşi Sissy’nin taşınması, Brandon’ın hayatını beklenmedik bir şekilde değiştirir. Sissy’nin gelmesiyle beraber, ikisinin de geçmişinden gelen acı dolu anılar yeniden gündeme gelir…
McQueen, filmde Brandon’ın içsel mücadelesini ustalıkla işler. Brandon’ın sık sık başvurduğu seks ve ilişkiler, onun ruhsal boşluğunu dolduramaz. İçsel çatışmalarını, Brandon’ın ilişkilerinde aradığı huzursuzluğu ve Sissy’nin varlığından duyduğu rahatsızlığı ustaca işler. Filmin etkileyici atmosferinde başrol oyuncusu Michael Fassbender’in performansı da büyük rol oynar. Fassbender, Brandon’ın iç çatışmalarını ve huzursuzluğunu izleyiciye ustalıkla aktarır. Carey Mulligan da Sissy karakterine hayat vererek, filmin gizemli atmosferine uyum sağlar. Tüm bunların yanı sıra, Utanç, McQueen’in insan doğasını derinlemesine ele alışını ve bastırılmış duyguları ustaca yansıtışını gözler önüne serer. Film, izleyiciye düşündürücü bir deneyim sunar ve uzun süre hafızalardan silinmez.
Carol, evli, çocuklu ve zengin bir kadın. Ama ilişkisinde sıkıntılar var. Bir gün, genç tezgahtar Therese ile rastlantısal bir şekilde tanışırlar ve aralarında beklenmedik bir bağ oluşur. Carol, eşinden ayrılmak ve kızının velayetini almak ister, ama kocası Harge, onun Therese ile olan ilişkisinden şüphelenmeye başlar ve kızını bırakmak istemez
Orta yaşını yaşayan Carol, 1950’lerin New York’unda sosyetenin tanınmış isimlerinden biridir. Evliliğini sonlandırmak isteyen Carol, kızının velayetini alabilmek için mücadele vermektedir. Diğer taraftan, genç ve henüz kimliğini bulmaya çalışan Therese, bir butikte mağaza görevlisi olarak çalışmaktadır. İki kadının yolları Manhattan’da bir butikte kesişir ve aralarında beklenmedik bir çekim başlar. Bir gün, yalnız başına kalan Carol, Therese’yi spontane bir araba yolculuğuna çıkarmaya karar verir. Bu yolculuk sırasında, ikili arasında güçlü bir bağ oluşur ve birbirlerine aşık olurlar. Ancak 1950’lerde Amerika’da böyle bir ilişki hoş karşılanmaz. Carol ve Therese’nin yasak aşkı, dönemin toplumsal normlarına meydan okur ve ikisinin de hayatını değiştirir. Bu duygusal ve etkileyici hikaye, izleyicilere unutulmaz bir deneyim sunar.
Lee, monoton bir ilişkisi olan genç bir kadındır. Bir avukat olan E. Edward Grey ile çalışmaya başladığında, hayatı tamamen değişir. Avukatın sadist eğilimleri ve Lee’nin mazoşist zevkleri arasında bir bağ kurulur, ikisi de aradıkları oyun arkadaşını bulduklarını düşünür.
Lee Holloway, zeki ve hırslı bir genç kadındır. Akıl hastanesinden sonra Florida’ya döner ve bir hukuk firmasında sekreter olarak işe başlar. Patronu Bay Grey’e saplantılı bir tutkuyla bağlanır ve aralarında tuhaf bir ilişki gelişir. Lee, mazoşist eğilimlerini keşfeder ve kendisini kabul edene kadar bu yolculuğa devam eder. Film, 2002’de Sundance Film Festivali’nde Özgün Senaryo dalında Özel Jüri Ödülü ve En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü kazandı.
Paul Verhoeven’ın çarpıcı ve düşündürücü işlerinden biri olan bu film, cinselliğin karmaşıklığını ve şiddetin gölgesindeki gerilimi ustalıkla ele alıyor. Sharon Stone’un etkileyici performansıyla süslenmiş bu film, kesinlikle unutulmaz bir deneyim sunuyor.
Temel İçgüdü (Basic Instinct) Filmini Mubi’den izleyin
San Francisco Polisi’nden Dedektif Nick Curran, bir cinayet soruşturması sırasında Catherine Tramell adında bir yazarla karşılaşır. Catherine’in son kitabında anlattığı cinayet, Nick’in incelediği dosyayla benzerlik göstermektedir. Bu sırada aralarında bir ilişki başlar ve tutkulu bir aşk yaşamaya başlarlar. Ancak cinayetler devam ederken, Nick’in çevresindekiler onu uyarır. Catherine’in çılgın kıskanç sevgilisi Roxy’nin tehditleri bile Nick’in Catherine’e olan tutkusunu durduramaz. Paul Verhoeven’ın heyecan dolu filmi, özellikle Sharon Stone’un cesur performansı ve ünlü sorgulama sahnesiyle hafızalarda yer etmiştir.
Bir yanıt yazın